© Soma Haberi 2020

YANAN CİĞERLERİMİZ: ORMAN YANGINLARINDA KÖYLÜNÜN FEDAKARLIĞI VE GÖRMEZDEN GELİNEN GERÇEKLER

Türkiye'yi saran orman yangınları, sadece doğal güzelliklerimizi değil, aynı zamanda yaşam alanlarımızı da tehdit ediyor. Alevlerle mücadelede canını hiçe sayan köylülerin vefası yürekleri ısıtırken, yangınların ardındaki para hırsı, sabotaj, dikkatsizlik ve elektrik dağıtım şirketlerinin altyapı eksiklikleri gibi acı gerçekler ise göz ardı ediliyor.

 

İÇİMİZ YANIYOR: ORMAN YANGINLARI VE KÖYLÜNÜN FEDAKARLIĞI

 

Türkiye'nin dört bir yanında ciğerlerimizi yakan orman yangınları, bir kez daha ülke gündeminin ilk sırasına oturdu. Yanan sadece ağaçlar değil, aynı zamanda canlıların yaşam alanları, geçim kaynakları ve geleceğimiz. Bu büyük felaket karşısında, yangınla mücadelede kahramanca çaba gösteren köylülerin fedakarlığı ise tüm Türkiye'ye örnek oluyor.

 

Yangınla Mücadele: Zorlu Bir Savaş

 

Orman yangınları, karadan ve havadan yapılan yoğun müdahalelerle kontrol altına alınmaya çalışılıyor. Yangın söndürme uçakları ve helikopterler havadan su ve yangın geciktirici maddeler bırakırken, karada ise itfaiye ekipleri, orman işçileri ve gönüllüler alevlerle amansız bir mücadele veriyor. Yangının yayılmasını engellemek için yangın şeritleri oluşturuluyor, tazyikli su ve köpükle alevlere doğrudan müdahale ediliyor. Bazen kontrollü yakma yöntemleri bile uzman ekiplerce kullanılıyor.

Bu süreçte en kritik unsurlardan biri, yangınla mücadelede kullanılacak su kaynaklarına ulaşım. Göletler, barajlar ve tankerlerle taşınan sular, alevlerin önüne geçmek için hayati önem taşıyor.

 

Köylülerin Sessiz Kahramanlığı: Vefa Örneği ve Risk Alma

 

Yangınla mücadelenin görünmez kahramanları ise çoğu zaman o bölgelerde yaşayan köylüler oluyor. Onlar, ormanla iç içe bir yaşam sürdükleri için ormanın dilini en iyi anlayanlardır. Yangın başladığında, kendi imkanlarıyla alevlere ilk müdahaleyi yapan, su tankerleriyle veya ellerindeki basit araçlarla yangına koşan yine köylülerdir. Bu durum, onların toprağa ve doğaya olan vefalarının en somut göstergesi.

Sosyal medyada paylaşılan ve büyük yankı uyandıran görüntülerde, bir köylünün kendi traktörüne bağlı tankerle yangın bölgesine su taşıması, bu fedakarlığın adeta bir simgesi oldu. Bu fedakarlık o kadar büyüktü ki, tankerin lastiği patlamış olmasına rağmen, şoför canı pahasına, jantının üzerinde yalpalayarak yangına doğru ilerlemeye devam ediyordu. Bu sahne, bir vatandaşın tek amacı olan, "ciğerlerimiz yanıyor" feryadıyla nasıl da kendi can güvenliğini hiçe saydığını gözler önüne serdi. Hiçbir çıkar gözetmeksizin, sadece ormanlarını ve yaşam alanlarını koruma içgüdüsüyle hareket eden bu vatandaşlar, maddi imkanları ne olursa olsun hiçbir zenginin aracını bu şekilde kullanmasından çok daha anlamlı bir duruş sergiliyor. Burada, paranın satın alamayacağı bir aidiyet ve sorumluluk duygusu ön plana çıkıyor.

 

Orman Yangınlarının Gerçek Sebepleri: Para Hırsı, Sabotaj, Dikkatsizlik ve Altyapı Eksiklikleri

 

Eğitimde bize öğretilen "ormanı keçi yok eder" söylemi, orman yangınlarının temel nedenlerini göz ardı eden basite indirgenmiş bir yaklaşımdır. Bugün yaşanan birçok orman yangınının arkasında, iş adamlarının para hırsı, sabotaj, dikkatsizlik ve altyapı eksiklikleri gibi çok daha ciddi ve yıkıcı faktörler yatmaktadır.

Ormanları korumanın yolu, sadece yasaklar koymaktan değil, aynı zamanda ormanla birlikte yaşayan toplulukları güçlendirmekten ve onların bilgi birikiminden faydalanmaktan geçiyor. Ancak en önemlisi, ormanlarımızı tehdit eden ticari hırslara, sabotaj girişimlerine, dikkatsizliğe ve altyapı yetersizliklerine karşı caydırıcı önlemler almak ve doğal alanlarımızı kar hırsına kurban etmemektir.

Orman yangınları, sadece fiziksel bir felaket değil, aynı zamanda derin toplumsal ve ekonomik sonuçları olan bir sorun. Bu yangınlarla mücadelede topyekûn bir yaklaşım benimsemek ve özellikle yerel halkın bilgi ve tecrübesinden faydalanmak hayati önem taşıyor.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER