Türkiye Maden İşçileri Sendikası Ege Bölgesi 1 Nolu Şube 4. Olağan Genel Kurulu Soma'da yapıldı. Şube Başkanı Rıza Sal, madenciliğin bir kader olduğunu belirterek, ithal kömür politikalarına tepki gösterdi ve mücadelenin süreceğini ilan etti. Genel Başkan Nurettin Akçul, hayat pahalılığının yarattığı zulme dikkat çekip Soma faciasını hatırlatarak sürdürülebilir, güvenceli çalışma ortamı talep etti. Türk-İş Bölge Temsilcisi Hayrettin Çakmak ise adaletli olmadığı sürece asgari ücret masasına oturulmayacağını ve zorunlu fon dayatmalarının kabul edilmeyeceğini açıkladı.
Türkiye Maden İşçileri Sendikası Ege Bölgesi 1 Nolu Şube 4. Olağan Genel Kurulu Gerçekleştirildi
Soma'da gerçekleştirilen Türkiye Maden İşçileri Sendikası Ege Bölgesi 1 Nolu Şube 4. Olağan Genel Kurulu'nda, madencilerin zorlu çalışma koşulları, ithal kömür ve emek mücadelesi ana gündem maddeleri oldu. Genel Kurul'a Türkiye Maden İşçileri Sendikası Genel Merkezi yöneticileri ve Türk-İş Bölge Temsilcisi katıldı.
Türkiye Maden İşçileri Sendikası Ege Bölgesi 1 Nolu Şube 4. Olağan Genel Kurulu, Soma Cengiz Topel Meydanı’nda bulunan sendika binasının konferans salonunda yapıldı.
Genel Kurula; Türkiye Maden İşçileri Sendikası Genel Başkanı Nurettin Akçul, Merkez Yönetim Kurulu Genel Başkan Yardımcısı Şeref Zeyrek, Genel Sekreter Mehmet Ali Çakır, Genel Mali Sekreter Zekeriya Aydın, Türk-İş Bölge Temsilcisi Hayrettin Çakmak ve siyasi parti başkanları katılım gösterdi.
Şube Başkanı Rıza Sal'ın Konuşması: "Bizim Yaptığımız Bir Kaderdir, Alın Yazımız Kömür Karasıdır"
Türkiye Maden İşçileri Sendikası Ege Bölgesi 1 Nolu Şube Başkanı Rıza Sal, konuşmasına madencilere hitap ederek başladı ve şunları söyledi:
“Dördüncü olağan genel kurulumuza hoş geldiniz. Kıymetli madenci kardeşlerim, Türkiye'nin gerçek kahramanları, yol arkadaşlarım… Sizleri öncelikle bütün kalbimle saygıyla selamlıyor, şükranlarımı iletiyorum. İyi ki varsınız. Hepiniz tekrar dördüncü olağan genel kurulumuza hoş geldiniz diyorum.
Şu anda aramızda, her sabah gün yüzü görmeden yerin metrelerce altında alın terini kömürle yoğuran yiğitler var. Bu yiğitler sizlersiniz. Her sabah işe giderken eşinizle, çocuğunuzla adeta vedalaşarak, helalleşerek ‘Allah’a ısmarladık’ diyerek giden yiğitlersiniz. Bizim kazancımız en helalidir, dünyanın en kutsal değeridir.
Ama bizim yaptığımız sadece bir iş değil, bir meslek değildir. Bizim yaptığımız bir kaderdir. Bu bizim alın yazımızdır. Bu alın yazısı da kömür karasıdır. Bu uğurda bütün madenlerde hayatını adayan bütün madenci kardeşlerime, abilerime bin selam olsun.
Şartlar ne olursa olsun biz bu madenlerden kömür üretmeye devam edeceğiz. Aslında kömür kazarken bir ülkenin geleceğini kazıyoruz, bir ülkenin geleceğini inşa ediyoruz. Bu memleketin enerji damarlarını biz besliyoruz, bu ülkeye can suyu oluyoruz.
Değerli arkadaşlarım, zorlu bir süreçten geçtik. Zorlu delege sürecini hep birlikte omuz omuza mücadele vererek tamamladık. Bu süreçte hak arama yolundaki dik duruşumuza her daim destek veren Sayın Genel Başkanım Nurettin Akçul ve Yönetim Kurulu’na şükranlarımı sunuyorum. İyi ki varlar, Allah başımızdan eksik etmesin.
İthal kömür ve emeğin kavgasını burada hep birlikte verdik. Genel Başkanımızın liderliğinde Zonguldak Havzası’nda, Soma Havzası’nda ve Türkiye’nin birçok yerinde ülkemize verilen ekonomik zararı, ekmeğimizin ve geleceğimizin tehdit edildiğini her fırsatta dile getirdik. Ne yazık ki bunu görmediler, duymadılar, kulak asmadılar. Ama bizim bu onur mücadelemiz, ekmek mücadelemiz ülkenin geleceği için verdiğimiz bir mücadeledir. Bu mücadelemiz sonuna kadar devam edecek.
İşine sahip çık, sendikana sahip çık! Bizler bu ülkenin temel taşıyız. Gelin, bu seçimi birliğimizin, gücümüzün, kazancımızın helalinin simgesi yapalım. Bizim seçimimiz birilerinin seçimi değil; dik duruşun, hak arayışının, mücadelenin duruşudur. Bunu hep birlikte mühürledik. Bunun için hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum.
Mücadelemizi, hak arayışımızı Genel Başkanımızın liderliğinde sonuna kadar sürdüreceğiz. Bu birliktelikte daha güçlü bir sendikal yönetim, daha güçlü bir dik duruş için sizlerin desteğini istiyorum. Gelin bu seçimi birlik ve beraberliğimizin seçimi yapalım, beraberliğimizin mührü yapalım.
Bu bir bayrak yarışıdır. Hepimiz burada hizmetkârız, sizlere hizmetkârız. Bugün ben olurum, yarın bir başkası olur. Burada önemli olan isimler değil, hizmetin devamlılığıdır. Hak arayışının ve direnişin devamlılığıdır. Mücadelemiz sürecek. Hiçbir zaman gönül bağımızı koparmadık, koparmayacağız.”
Genel Başkan Nurettin Akçul: "Sürdürülebilir, Güvenceli Bir İş Ortamı İstiyoruz"
Divan seçiminin ardından kürsüye gelen Türkiye Maden İşçileri Sendikası Genel Başkanı Nurettin Akçul, hayat pahalılığı ve madencilik sektöründeki sorunlara dikkat çekti:
“Kıymetli delegeler, kıymetli misafirler… Konuşmama başlamadan önce burada bulunan herkesi saygıyla ve muhabbetle selamlıyorum.
Hayat pahalılığı işçi, memur, emekli ve toplumun tüm dar gelirli kesimlerini ezmektedir. Pahalılık canavarlaşmış, günden güne artan çekilmez bir zulme dönüşmüştür.
Biz madenciler dünyanın en zor ve ağır işini yapıyoruz. Çoğumuz bu işi isteyerek seçmedik. Başka bir iş imkânı olsaydı, yüzlerce metre yerin altında çalışmaya razı olmazdık. Madencilik artık emekli oluncaya kadar katlanmak zorunda olduğumuz bir meslek hâline geldi. Bu zorluklara ailemizi geçindirmek, çocuklarımızın geleceğini güvence altına almak için katlanıyoruz. Sürdürülebilir, güvenceli bir iş ortamı istiyoruz.
Bu işyerinde 13 Mayıs 2014 tarihinde dünyanın en büyük facialarından biri yaşandı; 301 canımızı ekmek mücadelesinde şehit verdik. Hepsi sizlerin yoldaşlarıydı. Şehitlerimizin ruhu şad olsun. Mekanları cennet olsun.
Bu kadar acılarla yoğrulmuş işyerimizle ilgili belirsizlikler ortadan kaldırılmalıdır. Sürdürülebilir çalışma ortamı en büyük talebimizdir.”
Türk-İş Bölge Temsilcisi Hayrettin Çakmak: "Masa Adaletli Olmadığı Sürece O Masada Olmayacağız"
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın ardından konuşan Türk-İş Bölge Temsilcisi Hayrettin Çakmak, Türk-İş'in çalışma hayatına dair kararlarını ve taleplerini aktardı:
“Değerli arkadaşlar, 4 Kasım’da Ankara’da Büyük Başkanlar Kurulumuzun Türk-İş olarak aldığı on maddelik kararı sizlere aktarmak isteriz. Bunlar çalışma hayatını doğrudan ilgilendiren maddelerdir.
Önümüzde asgari ücret süreci var. Asgari ücret masası adaletli olmadığı için geçen yıl da Genel Başkanımız masayı terk etti ve masada bulunmadı. Yirmi üç yılda altı kez uzlaşarak asgari ücreti bağıtlamışız ancak geri kalan süreçlerde işveren-Hükümet uzlaşması belirleyici olmuştur. Masa adaletli olmadığı sürece o masada olmayacağımızı deklare ettik. Adaletli bir masa olursa oturmamak gibi bir lüksümüz yok, yine o masada oluruz.
Yüksek Hakem Kurulu konusu da çok önemli. Bu kurulda dokuz kişi onlar, bir kişi biz… Adaletli bir yapı değil. Sözleşmelerimiz yüksek hakeme gidiyor, oradan budanarak geri dönüyor. Enflasyonu yok sayan kararlarla karşılaşıyoruz.
Vergide adalet istiyoruz. Geçen seneki eylemlerimizi gerçekleştirdik, önümüzdeki yıl da vergide adalet mücadelemize devam edeceğiz.
Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi adı altında yine bir fon dayatılıyor. Daha önce ne fonlar geldi, ne fonlar gitti; hepsinin altı delikti. Biz fon istemiyoruz, zorunlu hiçbir şeyi kabul etmiyoruz.
Çıraklık sürelerinin emeklilikte sayılması, EYT sürecindeki adaletsizliklerin giderilmesi, promosyonların adaletli şekilde düzenlenmesi gibi başlıklarda mücadelemizi sürdüreceğiz.
Bölgemizde sendikasızlaştırma politikaları uygulanıyor. Hukukçular sektörü parsel parsel bölmüş durumda, biz yetki için adliye koridorlarında mücadele ediyoruz. Birlikte olursak kazanırız. Birlikte mücadele edecek, birlikte kazanacağız.”

































Yorum Yazın