
Türkiye'de kömürden çıkış tartışmaları, çevre ve iklim maliyetlerini azaltırken, kömür bölgelerindeki çalışanları mağdur etmemek amacıyla adil geçiş mekanizması gerekliliğini vurguluyor. Kömür teşviklerinin kaldırılması ve karbon fiyatlandırma mekanizmasının hayata geçirilmesi, Türkiye'nin iklim hedeflerine ulaşmasına katkı sağlayacak ve ekonomik maliyetleri dengeleyecek. Kömürden Çıkış ve Adil Geçiş Tartışmaları: İklim Hedeflerine Ulaşma Yolunda Türkiye'de Kömür Teşviklerinin Sonu: Karbon Emisyonlarını Azaltmak ve Adil Geçiş Sağlamak
Türkiye’de Kömürden Çıkış ve Adil Geçiş Mekanizması Tartışmaları?
Türkiye’de kömürden çıkış planının, kömür bölgelerindeki çalışanları ve yöre sakinlerini mağdur etmemesi için kapsayıcı ve insana yaraşır istihdam olanakları yaratacak bir Adil Geçiş Mekanizması içermesi gerektiği vurgulanıyor. Kömür yatırımlarının neden olduğu çevre ve halk sağlığı ile iklim maliyetlerinin hiçbirinin kömürlü termik santral ve kömür madeni işletmecileri tarafından üstlenilmediği, üstelik yerli kömür alım garantisi ve kapasite mekanizması gibi uygulamalarla kömür sektörünün teşvik edildiği belirtiliyor.
Türkiye’nin kömür teşviklerini kaldırıp karbon emisyonlarını fiyatlandırma konusunda ciddi adımlar atması artık bir zorunluluk olarak görülüyor. AB'nin Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması ile Türkiye’den ihraç edilen ürünlerdeki emisyon içeriğini karbon fiyatlaması ile kontrol edecek olması, ulusal ölçekte karbon fiyatlandırma mekanizmasının önemini artırıyor. Eğer bu mekanizma uygulanmazsa, Türkiye’den ciddi bir finansal kaynak sınırda karbon vergileri yoluyla yurtdışına aktarılacak ve AB’ye yapılan ihracat üzerinde ek maliyetler oluşacak.
Bir rapora göre, mevcut kömür teşviklerinin kaldırılması ve “kirleten öder” ilkesi çerçevesinde karbon emisyonunun fiyatlandırılması ile en geç 2030 yılına kadar kömürden çıkış mümkün. Kömüre verilmekten vazgeçilen teşvikler ve kirletenin ödediği toplam karbon maliyeti ile sağlanacak tasarrufla, dönüşümün faydalarının tüm toplumca paylaşılacağı, kimsenin mağdur olmayacağı planlamalara da kaynak ayrılabilir.
Mevcut Durum Senaryosu: Mevcut enerji politikalarının devamı ile yerli kömür santralleri için alım garantisi ve kapasite mekanizması ödemeleri sürdürülüyor. Karbon fiyatlandırma mekanizması uygulanmıyor. Akkuyu Nükleer Enerji Santrali’nin 2025'te devreye gireceği öngörülüyor.
Kömürden Çıkış Senaryosu: Mevcut kömür teşviklerinin kaldırılması ve sabit karbon fiyatı uygulanması ile 2030 yılına kadar kömürden çıkış hedefleniyor. Akkuyu Nükleer Enerji Santrali’nin 2025’te devreye girmesi ve denizüstü rüzgâr ve batarya kurulumlarının desteklenmesi öngörülüyor. Senaryoya göre, elektrik sektörü kaynaklı karbon emisyonları 2035 yılında %82,8 azalacak ve 27,6 milyon ton CO2 seviyesine gerileyecek. Bu da Türkiye’nin iklim hedeflerine ulaşmasını mümkün kılacak. Kömürden çıkışın elektrik piyasa fiyatına etkisi başlangıçta artsa da, yenilenebilir enerji kapasitesi sayesinde bu fark giderek azalacak ve 2035 yılında mevcut durum senaryosu ile neredeyse eşitlenecek.
Nükleersiz Kömürden Çıkış Senaryosu: Akkuyu Nükleer Enerji Santrali devreye alınmazken, diğer kömür teşviklerinin kaldırılması ve karbon fiyatı uygulanması gibi varsayımlar Kömürden Çıkış Senaryosu ile aynı kalıyor. Rüzgar ve güneş enerjisi artacak; elektrik üretiminde tamamı yerli ve yenilenebilir olan enerjinin payı 2035’te %73,6 olacak. Bu senaryoya göre, elektrik üretim ve iletim sistemindeki yatırım ihtiyacı kömürden çıkışın gerçekleştiği 2029 yılına kadar ek 28 milyar dolar yatırım gerektiriyor. Bu, yıllık mevcut gayri safi yurt içi hasılanın yalnızca %0,5’i ile karşılanabilir.
KAYNAK:https://www.wwf.org.tr/?11401/kirleten-oderse-Turkiyenin-2030da-komurden-cikmasi-mumkun
Sendika Faaliyetleri ve Talepler:
Soma'da maden işçileri sendikası, Türkiye Maden İşçileri Sendikası (Türkiye Maden-İş) Genel Başkanı Nurettin Akçul liderliğinde Ankara'da seferberlik ilan etti. Sendika, maden işçilerini ve kömür işletmelerini tehdit altında olduğunu anlatmak üzere siyasi ve bürokrasi temsilcileri ile bir araya geldi. İşçilerin yaşadığı zorluklar, iş yerlerindeki iş barışının bozulması ve uygulanan enerji politikaları nedeniyle karşılaştıkları sıkıntılar dile getirildi.
Sendika, yerli kömür potansiyelinin artırılması ve kömür ithalatının ek vergilerle disipline edilmesini talep ediyor. Ayrıca, Soma B Termik Santrali ile Türkiye Kömür İşletmeleri (TKİ) arasındaki kömür satış anlaşmazlıkları nedeniyle TKİ'nin uzun zamandır ödeme alamaması da büyük bir sorun olarak gündeme getirildi.
Bu mücadelede 13 bin maden işçisi ve aileleri, Nakliye Kooperatif Çalışanları ve Soma Esnafı'nın destekleriyle beraber hareket ediyor. İşçilerin bu mücadeledeki hedefi, görüşmeler ve müzakereler ile sorunların çözülmesi.
Yorum Yazın